Beyazın Altındaki Kırmızı Alarm

Beyazın Altındaki Kırmızı Alarm

       Hekime yönelik şiddet, yalnızca hekimleri hedef alan bir olgudan ibaret değildir; aslında daha derin, toplumsal bir yarayı temsil eder. İletişimin herhangi bir aşamasında şiddeti düşünmek ya da şiddete başvurmak, en yalın ifadesiyle eğitimsizliğin, kendini ifade edememenin ve çaresizliğin bir göstergesidir.Ne var ki burada bir paradoks vardır: Eğitimli bireyler kendi eksiklerini fark ederek daha çok öğrenmeye, gelişmeye çabalarken; eğitimsiz olanlar cehaletin verdiği kör cesaretle, durumların farkına dahi varmadan hareket eder. Bu yazıda konunun sosyolojik boyutuna derinlemesine inmek yerine, hastane içinde şiddeti azaltmaya yönelik birkaç öneriyle ilerlemek istiyorum.
       Kuralların bilinmediği bir sistemde herkes kendi adaletini arar. Herkesin mağduriyet üzerinden baktığı bir dünyada ise sonunda mağduriyetler birbiriyle çatışır ve anlaşmanın mümkün olmadığı bir düzen doğar. Oysa ilk adım, hastane kurallarını öğrenmekten geçer. “Benden sonra geleni neden önce aldınız?”, “Sıra neye göre ilerliyor?”, “Doktor neden bu kadar uzun bakıyor?”, “Niye bu kadar kısa sürdü?” gibi soruların ardında hep aynı eksiklik yatar: Bilgi eksikliği. Bu soruların sona ermesi için kurallar, hastalanmadan önce topluma anlatılmalıdır. Televizyon, radyo, sosyal medya aracılığıyla şu kavramlar herkesçe bilinmelidir:

Randevulu hasta ne demektir?
Randevusuz hasta kimdir?
65 yaş üstü ayrıcalığı nedir?
Yatan hasta ne anlama gelir?

       Bu terimleri bilmeyen biri, tüm cevapları doğrudan hekime yöneltir. Böylece hem sistemin işleyişi aksar hem de hekim, asıl görevi olan hastalıkla mücadeleden uzaklaştırılır. Kuralları bilmek, sistemi anlamayı kolaylaştırır. Anlaşmazlık durumlarında kişisel yargılardan ziyade kurallar devreye girer ve bu da toplumun her tabakasında duyarlılığı artırır. Bu eğitim, çocuk yaşlardan itibaren verilmeli; hastanelere dair temel işleyiş, okullarda anlatılmalıdır. Çünkü çoğu kişi hastaneye ancak başına bir şey geldiğinde, yani kaygı ve stresin en yüksek olduğu anda adım atar. O noktada öğrenilen kurallar ise daima tepkiyle karşılanır.
       Hasta, hasta yakını ve hekim ilişkisinin sağlıklı kurulabilmesi için daha uygun, daha az stresli zeminlerde bu konular tartışılmalı; herkesin orada ortak bir amaç için bulunduğu—hastalığa çözüm bulmak için çabaladığı—net bir biçimde hissettirilmelidir. Ancak bu şekilde güven ortamı güçlenebilir.
       
Vita Atelier olarak amacımız yalnızca ürün üretmek ve satmak değil; aynı zamanda önem taşıyan bu tür sosyal meselelere değinmek ve elimizden geldiğince fikirlerimizi dile getirmektir.

Saygılarımızla.

 

Bloga dön